Aradığımız Vicdan ve İnşa Ettiğimiz Ayna: LLM Çağında Felsefi Kriz

İnsanlık olarak teknolojik hedefimiz her zaman belirsiz bir “daha iyi” olmuştur. Bugün bu “daha iyi”nin tanımı ikiye bölünmüş durumda: Bir yanda sadece zekâ (hesaplama gücü) üreten mevcut LLM’ler var; diğer yanda ise bilgelik (etik muhakeme) arayışımız olan “Vicdani Zeka” ideali. Mevcut LLM’lerin toplumsal etkilerini, bu “ideal” zekanın merceğinden incelediğimizde, üç temel felsefi sonuçla yüzleşiriz. 1. […]
Güvenin Kırılgan Mimarisi: Dijital Çağ Paradigmaları Toplumsal Gerçekliği Nasıl Yeniden Şekillendiriyor?

Toplum, görünmez bir harçla bir arada durur: güven. Sabah fırından aldığımız ekmeğin zehirli olmadığına, karşıdan karşıya geçerken arabaların kırmızı ışıkta duracağına, bankaya yatırdığımız paranın yarın da orada olacağına güveniriz. Bu temel güven varsayımı olmadan, medeniyet dediğimiz yapı bir günde çöker. Yüzyıllar boyunca bu güvenin mimarisi; paylaşılan deneyimler, yüz yüze ilişkiler, itibar ve kurumlar (devlet, bilim, […]
Aynı Çatı Altındaki Yabancılar: Dijital Dünyanın Aile Felsefesini Yeniden Yazması

Felsefenin kadim soruları vardır: Varlık nedir? Bilgi nasıl oluşur? Zamanın doğası nedir? Geleneksel olarak bu soruların cevaplarını aradığımız ilk laboratuvar, ilk evrenimiz ailedir. Aile; var olduğumuzu hissettiğimiz, ilk bilgileri edindiğimiz, paylaşılan zaman ve anılarla bir kimlik inşa ettiğimiz birincil mekândır. Ancak, Ekim 2025 itibarıyla, bu temel felsefi yapı, parmaklarımızın ucundaki ekranların yaydığı mavi ışıkla kökünden […]