Kırık Ayna: Gerçekliğin Parçalanması ve Toplumsal Güvenin Çöküşü

Medeniyetin nasıl ayakta durduğunu hiç düşündünüz mü? Milyonlarca insanın her gün işbirliği yapabilmesinin, aynı kurallara uyabilmesinin ve ortak bir gelecek için plan yapabilmesinin altında yatan temel varsayım nedir? Bu varsayım, “paylaşılan bir gerçeklik” zeminidir. Hepimizin, üzerinde hemfikir olduğu temel bir “doğru”lar bütçesi vardı. Bilimin söylediğine, gözümüzle gördüğümüze, ana akım bir haber kanalının aktardığına veya bir […]
Güvenin Kırılgan Mimarisi: Dijital Çağ Paradigmaları Toplumsal Gerçekliği Nasıl Yeniden Şekillendiriyor?

Toplum, görünmez bir harçla bir arada durur: güven. Sabah fırından aldığımız ekmeğin zehirli olmadığına, karşıdan karşıya geçerken arabaların kırmızı ışıkta duracağına, bankaya yatırdığımız paranın yarın da orada olacağına güveniriz. Bu temel güven varsayımı olmadan, medeniyet dediğimiz yapı bir günde çöker. Yüzyıllar boyunca bu güvenin mimarisi; paylaşılan deneyimler, yüz yüze ilişkiler, itibar ve kurumlar (devlet, bilim, […]
Aynı Çatı Altındaki Yabancılar: Dijital Dünyanın Aile Felsefesini Yeniden Yazması

Felsefenin kadim soruları vardır: Varlık nedir? Bilgi nasıl oluşur? Zamanın doğası nedir? Geleneksel olarak bu soruların cevaplarını aradığımız ilk laboratuvar, ilk evrenimiz ailedir. Aile; var olduğumuzu hissettiğimiz, ilk bilgileri edindiğimiz, paylaşılan zaman ve anılarla bir kimlik inşa ettiğimiz birincil mekândır. Ancak, Ekim 2025 itibarıyla, bu temel felsefi yapı, parmaklarımızın ucundaki ekranların yaydığı mavi ışıkla kökünden […]